[14.6] Hani Musa kavmine demişti ki: "Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Çünkü O, siziişkencenin en kötüsüne sürmekte ve oğullarınızıkesip, kadınlarınızı (kızlarınızı) bırakmakta olan Firavun ailesinden kurtardı. İşte bu sizeanlatılanlarda, Rabbinizden büyük bir imtihanvardır."

[14.9] Sizden öncekilerin, Nuh, Âd ve Semûd kavimlerinin ve onlardan sonrakilerin haberleri sizegelmedi mi? Onları Allah'tan başkası bilmez.Peygamberleri kendilerine mucizeler getirdi de onlar, ellerini peygamberlerinin ağızlarına bastılarve dediler ki: Biz, size gönderileni inkâr ettik vebizi kendisine çağırdığınız şeye karşı derin bir kuşku içindeyiz.

[14.10] Peygamberleri dedi ki: Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? Halbuki O, sizingünahlarınızdan bir kısmını bağışlamak ve sizimuayyen bir vakte kadar yaşatmak için sizi (hak dine) çağırıyor. Onlar dediler ki: Siz de bizim gibi birinsandan başka bir şey değilsiniz. Siz biziatalarımızın tapmış olduğu şeylerden döndürmek istiyorsunuz. Öyleyse bize, apaçık bir delil getirin!

[14.21] (Kıyamet gününde) hepsi Allah'ın huzuruna çıkacak ve zayıflar o büyüklük taslayanlara diyeceklerki: "Biz sizin tâbilerinizdik. Şimdi siz, Allah'ınazabından herhangi bir şeyi bizden savabilirmisiniz?" Onlar da diyecekler ki: "(Ne yapalım) Allahbizi hidayete erdirseydi biz de sizi doğru yolailetirdik. Şimdi sızlansak da sabretsek de birdir.Çünkü bizim için sığınacak bir yer yoktur."

[14.22] (Hesapları görülüp) iş bitirilince, şeytandiyecek ki: "Şüphesiz Allah size gerçek olanıvâdetti, ben de size vâdettim ama, size yalancıçıktım. Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ben,sadece sizi (inkâra) çağırdım, siz de benim davetime hemen koştunuz. O halde beni yermeyin,kendinizi yerin. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne desiz beni kurtarabilirsiniz! Kuşkusuz daha önce ben, beni (Allah'a) ortak koşmanızı reddettim."Şüphesiz zalimler için elem verici bir azap vardır.

[14.37] "Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğrukılmaları için ben, neslimden bir kısmını seninBeyt-i Harem'inin (Kâbe'nin) yanında, ziraatyapılmayan bir vâdiye yerleştirdim. Artık sen deinsanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledicikıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler."

[14.44] Kendilerine azabın geleceği, bu yüzdenzalimlerin: "Ey Rabbimiz! Yakın bir müddete kadar bizesüre ver de senin davetine uyalım ve peygamberleretâbi olalım" diyecekleri gün hakkında insanları uyar. (Onlara denilir ki:) "Daha önce, siziniçin bir zevâl olmadığına, yemin etmemiş miydiniz? "
