[24.6] Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerindenbaşka şahitleri olmayanlara gelince, onların herbirinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerdenolduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defa da, eğer yalansöyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerineolmasını dilemesidir.

[24.7] Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerindenbaşka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerdenolduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederekşahitlik etmesi, beşinci defa da, eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerineolmasını dilemesidir.

[24.11] (Peygamber'in eşine) bu ağır iftirayı uyduranlarşüphesiz sizin içinizden bir guruptur. Bunu kendiniziçin bir kötülük sanmayın, aksine o, sizin için biriyiliktir. Onlardan her bir kişiye, günah olarak neişlemişse (onun karşılığı ceza) vardır. Onlardan(elebaşlık yapıp) bu günahın büyüklüğünü yüklenenkimse için de çok büyük bir azap vardır.

[24.21] Ey iman edenler! Şeytanın adımlarını takipetmeyin. Kim şeytanın adımlarını takip ederse, muhakkak ki o, edepsizliği (yüzkızartıcı suçları) vekötülüğü emreder. Eğer üstünüzde Allah'ın lütuf vemerhameti olmasaydı, içinizden hiçbir kimse asla temize çıkamazdı. Fakat Allah dilediğini arındırır.Allah işitir ve bilir.

[24.22] İçinizden faziletli ve servet sahibi kimselerakrabaya, yoksullara, Allah yolunda göç edenlere(mallarından) vermeyeceklerine yemin etmesinler; bağışlasınlar; feragat göstersinler. Allah'ın sizibağışlamasını arzulamaz mısınız? Allah çokbağışlayandır, çok merhametlidir.

[24.31] Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (haramabakmaktan) korusunlar; namus ve iffetleriniesirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini,yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları,babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkekkardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları,kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınınaşehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahuthenüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerininfarkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetlerianlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar(Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşaeresiniz.

[24.33] Evlenme imkânını bulamayanlar ise; Allah, lütfuile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerinikorusunlar. Ellerinizin altında bulunanlardan (köleler ve câriyelerden) mükâtebe yapmakisteyenlerle, eğer kendilerinde bir hayır (kabiliyetve güvenilirlik). görüyorsanız, hemen mükâtebe yapın. Allah'ın size vermiş olduğu malından siz de onlaraverin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini eldeedeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen câriyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları zoraltında bırakırsa, bilinmelidir ki zorlanmalarındansonra Allah (onlar için) çok bağışlayıcı ve merhametlidir.

[24.35] Allah, göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûrunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandillikgibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir; o fanusda sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da, batıya da nisbet edilemeyen mübarek birağaçtan, yani zeytinden (çıkan yağdan) tutuşturulur.Onun yağı, neredeyse, kendisine ateş değmese dahi ışık verir. (Bu,) nûr üstüne nûrdur. Allahdilediği kimseyi nûruna eriştirir. Allah insanlara(işte böyle) temsiller getirir. Allah her şeyi bilir.

[24.39] İnkâr edenlere gelince, onların amelleri, ıssızçöllerdeki serap gibidir ki susayan onu su zanneder; nihayet ona vardığında orada herhangi bir şeybulamamış, üstelik yanıbaşında da (inanmadığı,kendisinden sakınmadığı) Allah'ı bulmuştur; Allah ise,onun hesabını tastamam görmüştür. Allah hesabı çokçabuk görür.

[24.40] Yahut (o kâfirlerin duygu, düşünce vedavranışları) engin bir denizdeki yoğun karanlıklar gibidir; (öyle bir deniz) ki, onu dalgaüstüne dalga kaplıyor; üstünde de bulut... Birbiriüstüne karanlıklar... İnsan, elini çıkarıp uzatsa, neredeyse onu dahi göremez. Bir kimseye Allahnûr vermemişse, artık o kimsenin aydınlıktan nasibiyoktur.

[24.43] Görmez misin ki Allah bir takım bulutları(çıkarıp) sürüyor; sonra onları bir araya getiripüstüste yığıyor. İşte görüyorsun ki bunlar arasındanyağmur çıkıyor. O, gökten, oradaki dağlardan (dağlar büyüklüğünde bulutlardan) dolu indirir. Artık onudilediğine isabet ettirir; dilediğinden de onu uzaktutar; (bu bulutların) şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alır!

[24.54] De ki: Allah'a itaat edin; Peygamber'e de itaatedin. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki,Peygamber'in sorumluluğu kendisine yüklenen (tebliğgörevini yapmak), sizin sorumluluğunuz da sizeyüklenen (görevleri yerine getirmeniz)dir. Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz.Peygamber'e düşen, sadece açık-seçik duyurmaktır.

[24.55] Allah, sizlerden iman edip iyi davranışlarda bulunanlara, kendilerinden öncekileri sahip ve hakimkıldığı gibi onları da yeryüzüne sahip ve hakimkılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini (İslâm'ı) onların iyiliğine yerleştirip koruyacağınıve (geçirdikleri) korku döneminden sonra, bununyerine onlara güven sağlayacağını vâdetti. Çünkü onlar bana kulluk ederler; hiçbir şeyi bana eştutmazlar. Artık bundan sonra kim inkâr ederse, iştebunlar asıl büyük günahkârlardır.

[24.58] Ey müminler! Ellerinizin altında bulunan (köle vecariyeleriniz) ve içinizden henüz ergenlik çağına girmemiş olanlar, sabah namazından önce, öğleyinsoyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra(yanınıza gireceklerinde) sizden üç defa izinistesinler. Bunlar, mahrem (kapanmamış) haldebulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışındane sizin için ne de onlar için bir mahzur yoktur. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. İşte Allahâyetleri size böyle açıklar. Allah, (her şeyi)bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

[24.61] Âmâya güçlük yoktur; topala güçlük yoktur; hastayada güçlük yoktur. (Bunlara yapamayacakları görevyüklenmez; yapamadıklarından dolayı günahkârolmazlar.) Sizin için de, gerek kendi evlerinizden, gerekse babalarınızın evlerinden,annelerinizin evlerinden, erkek kardeşlerinizinevlerinden, kız kardeşlerinizin evlerinden, amcalarınızın evlerinden, halalarınızın evlerinden,dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden,veya anahtarlarını uhdenizde bulundurduğunuzyerlerden, yahut dostlarınızın evlerinden yemenizdebir sakınca yoktur. Toplu halde veya ayrı ayrıyemenizde de bir sakınca yoktur. Evlere girdiğinizzaman, Allah tarafından mübarek ve pek güzel biryaşama dileği olarak kendinize (birbirinize) selâmverin. İşte Allah, düşünüp anlayasınız diye sizeâyetleri böyle açıklar.

[24.62] Müminler, ancak Allah'a ve Resûlüne gönüldeninanmış kimselerdir. Onlar, o Peygamber ile ortak biriş üzerindeyken ondan izin istemedikçe bırakıpgitmezler. (Resûlüm!) Şu senden izin isteyenler,hakikaten Allah'a ve Resûlüne iman etmiş kimselerdir.Öyle ise, bazı işleri için senden izinistediklerinde, sen de onlardan dilediğine izin ver; onlar için Allah'tan bağış dile; Allahmağfiret edicidir, merhametlidir.

[24.63] (Ey müminler!) Peygamber'i, kendi aranızdabirbirinizi çağırır gibi çağırmayın. İçinizden,birini siper edinerek sıvışıp gidenleri muhakkak ki Allah bilmektedir. Bu sebeple, onun emrineaykırı davrananlar, başlarına bir belâ gelmesindenveya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakınsınlar.
