The Muslims Internet Directory
Şuarâ Sûresi
Home ↓
Directory ↓
Quran ↓
Hadith ↓
Virtual Library ↓
Discover Islam ↓
Gallery ↓
Webmasters ↓
Dictionary ↓
Downloads ↓
Kids/Games ↓
Login/Register ↓
Quran Tools
Quran Books
Quran Translations
Search
Downloads
Index
More Links
Muslims Internet Directory
The Quran
The Hadith
2Muslims.com
The Internet
Our Network
Islamic Library
Help/FAQ
Help?
2Muslims Services
Feature Your Site
Submit Your Site
Islamic IE Toolbar
Interactive Games
Free Guestbook
Islamic Internet Gadgets
Islamic Quizzes
Islamic CGI Scripts
Zakat Calculator
Send a Postcard
Islamic Date Converter
DAWA Tools
FAQ About Islam
Hijab
Why do muslim females wear Hijab (Head cover)?
Faith
Culture
Fear
Other
Results
Other Polls
Home
:
Quran Translations
:
Turkish
: Turkish Translation: Şuarâ Sûresi
--Select language--
Albanian
Arabic
Azerbaijani
Bengali
Bosnian
Brazilian
Burmese
Dutch
English_Abdullah_Yusuufali
English_Hasan_Qaribullah
English_Muhammad_Pickthall
Farsi
Finish
French
German
Hausa
Hindi
Hindi
Indonesian
Italian
Japanese
Korean
Latin
Malaysian
Melayu
Meranao
Mexican
Pashto
Persian
Poland
Portuguese
Russian
Spanish
Swahili
Tamil
Thai
Transliteration
Turkish
Urdu
Advance search options
[26.1] Tâ. Sîn. Mîm.
[26.2] Bunlar, apaçık Kitab'ın âyetleridir.
[26.3] (Resûlüm!) Onlar iman etmiyorlar diye neredeysekendine kıyacaksın!
[26.4] Biz dilesek, onların üzerine gökten bir mucizeindiririz de, ona boyunları eğilip kalır.
[26.5] Kendilerine, o çok esirgeyici Allah'tan hiçbiryeni öğüt gelmez ki, ondan yüz çevirmesinler.
[26.6] Üstelik (ona) "yalandır" derler; fakat alay edip durdukları şeylerin haberleri yakında onlaragelecektir.
[26.7] Yeryüzüne bir bakmazlar mı! Orada her güzelçiftten nice bitkiler yetiştirdik.
[26.8] Şüphesiz bunlarda (Allah'ın kudretine) bir nişânevardır; ama çoğu iman etmezler.
[26.9] Şüphe yok ki Rabbin, mutlak galip ve enginmerhamet sahibidir.
[26.10] Hani Rabbin Musa'ya: O zalimler güruhuna,Firavun'un kavmine git. Hâla (başlarına gelecekten) sakınmayacaklar mı onlar? diyeseslenmişti.
[26.11] Hani Rabbin Musa'ya: O zalimler güruhuna,Firavun'un kavmine git. Hâla (başlarına gelecekten) sakınmayacaklar mı onlar? diyeseslenmişti.
[26.12] Musa şöyle dedi: Rabbim! Doğrusu, beniyalancılıkla suçlamalarından korkuyorum.
[26.13] (Bu durumda) içim daralır, dilim dönmez; onuniçin Harun'a da elçilik ver.
[26.14] Onların bana isnad ettikleri bir suç da var.Bundan ötürü beni öldürmelerinden korkuyorum.
[26.15] Allah buyurdu: Hayır (seni asla öldüremezler)!İkiniz mucizelerimizle gidin. Şüphesiz ki, biz sizinleberaberiz, (her şeyi) işitmekteyiz.
[26.16] Haydi Firavun'a gidip deyin ki: Gerçekten biz,âlemlerin Rabbi'nin elçisiyiz;
[26.17] İsrailoğullarını bizimle beraber gönder.
[26.18] (Kendisine Allah'ın emri tebliğ edilince Firavun) dedi ki: Biz seni çocukken himayemize alıp büyütmedik mi? Hayatının birçok yıllarını aramızda geçirmedin mi?
[26.19] Sonunda o yaptığın (kötü) işi de yaptın. Sen nankörün birisin!
[26.20] Musa: Ben, dedi, o işi o anda sonunun ne olacağını bilmeyerek yaptım.
[26.21] Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmet bahşetti ve benipeygamberlerden kıldı.
[26.22] O nimet diye başıma kaktığın ise, (aslında)İsrailoğullarını kendine kul köle etmendir.
[26.23] Firavun şöyle dedi: Âlemlerin Rabbi dediğin denedir?
[26.24] Musa cevap verdi: Eğer işin gerçeğini düşünüpanlayan kişiler olsanız, (itiraf edersiniz ki) O,göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir.
[26.25] (Firavun) etrafında bulunanlara: İşitiyor musunuz?dedi.
[26.26] Musa dedi ki: O, sizin de Rabbiniz, daha öncekiatalarınızın da Rabbidir.
[26.27] Firavun: Size gönderilen bu elçiniz mutlakadelidir, dedi.
[26.28] Musa devamla şunu söyledi: Şayet aklınızıkullansanız (anlarsınız ki), O, doğunun, batının veikisinin arasında bulunanların Rabbidir.
[26.29] Firavun: Benden başkasını tanrı edinirsen,andolsun ki seni zindanlıklardan ederim! dedi.
[26.30] Musa: Sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı?dedi.
[26.31] Firavun: Doğru söyleyenlerden isen, haydi getironu! diye karşılık verdi.
[26.32] Bunun üzerine Musa asâsını atıverdi; bir de negörsünler, asâ apaçık koca bir yılan (oluvermiş)!
[26.33] Elini de (koynundan) çıkardı; o da seyredenlere bembeyaz görünen (nur saçan bir şey oluvermiş)!
[26.34] Firavun, çevresindeki ileri gelenlere: Bu, dedi,doğrusu çok bilgili bir sihirbaz!
[26.35] Sizi sihiriyle yurdunuzdan çıkarmak istiyor.Şimdi ne buyurursunuz?
[26.36] Dediler ki: Onu ve kardeşini eğle ve şehirleretoplayıcı görevliler gönder;
[26.37] Ne kadar bilgisi derin sihirbaz varsa sanagetirsinler.
[26.38] Böylece sihirbazlar belli bir günün tayin edilenvaktinde biraraya getirildi.
[26.39] Halka: Siz de toplanıyor musunuz (haydi hementoplanın), denildi.
[26.40] (Firavun'un adamları:) Eğer üstün gelirlerse,herhalde sihirbazlara uyarız, dediler.
[26.41] Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a: Şayet bizüstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardır değilmi? dediler.
[26.42] Firavun cevap verdi: Evet, o takdirde hiç şüpheetmeyin, gözde kimselerden de olacaksınız.
[26.43] Musa onlara: Ne atacaksanız atın! dedi.
[26.44] Bunun üzerine iplerini ve değneklerini attılarve: Firavun'un kudreti hakkı için elbette bizler galipgeleceğiz, dediler.
[26.45] Sonra Musa asâsını attı; bir de ne görsünler, onların uydurduklarını yutuveriyor!
[26.46] (Bunu görünce) sihirbazlar derhal secdeye kapandılar.
[26.47] "Alemlerin Rabbine, iman ettik" dediler.
[26.48] "Musa ve Harun'un Rabbine iman ettik" .
[26.49] Firavun, (kızgınlık içinde) dedi ki: Ben size izin vermeden ona iman ettiniz ha! Demek kisize sihiri öğreten büyüğünüzmüş o! Ama şimdi (sizeyapacağımı görecek ve) bileceksiniz: Andolsun,ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim,hepinizi astıracağım!
[26.50] "Zararı yok, dediler, (nasıl olsa) biz şüphesizRabbimize döneceğiz."
[26.51] "Biz, ilk iman edenler olduğumuz için Rabbimizin hatalarımızı bağışlayacağını umarız."
[26.52] Musa'ya: Kullarımı geceleyin yola çıkar; çünkü takip edileceksiniz, diye vahyettik.
[26.53] Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılargönderdi:
[26.54] "Esasen bunlar, sayıları az, bölük pörçük bir cemaattır."
[26.55] "(Böyle iken) kesinkes bizi öfkelendirmişlerdir."
[26.56] "Biz ise, elbette uyanık (ve yekvücut) bircemaatız." (diyor ve dedirtiyordu).
[26.57] Ama (sonunda) biz onları (Firavun ve kavmini), bahçelerden, pınarlardan, çıkardık.
[26.58] Hazinelerden ve deÄŸerli bir yerlerden.
[26.59] Böylece, bunlara İsrailoğullarını mirasçı yaptık.
[26.60] Derken (Firavun ve adamları) gün doğumundaonların ardına düştüler.
[26.61] İki topluluk birbirini görünce, Musa'nınadamları: İşte yakalandık! dediler.
[26.62] Musa: Asla! dedi, Rabbim şüphesiz benimledir,bana yol gösterecektir.
[26.63] Bunun üzerine Musa'ya: Asân ile denize vur! diyevahyettik. (Vurunca deniz) derhal yarıldı (on iki yolaçıldı), her bölük koca bir dağ gibi oldu.
[26.64] Ötekilerini de oraya yaklaştırdık.
[26.65] Musa ve beraberinde bulunanların hepsinikurtardık.
[26.66] Sonra ötekilerini suda boğduk.
[26.67] Şüphesiz bunda bir ibret vardır; ama çokları imanetmiş değillerdir.
[26.68] Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve enginmerhamet sahibidir.
[26.69] (Resûlüm!) Onlara İbrahim'in haberini de naklet.
[26.70] Hani o, babasına ve kavmine: Neye tapıyorsunuz? demişti.
[26.71] "Putlara tapıyoruz ve onlara tapmaya devam edeceğiz" diye cevap verdiler.
[26.72] İbrahim: Peki, dedi, yalvardığınızda onlar sizi işitiyorlar mı?
[26.73] Yahut size fayda ya da zarar verebiliyorlar mı?
[26.74] Şöyle cevap verdiler: Hayır, ama bizbabalarımızı böyle yapar bulduk.
[26.75] İbrahim dedi ki: İyi ama, neye taptığınızı (birazolsun) düşündünüz mü?
[26.76] ''İster siz , ister eski atalarınız''
[26.77] İyi bilin ki onlar benim düşmanımdır; ancakâlemlerin Rabbi (benim dostumdur);
[26.78] Beni yaratan ve bana doğru yolu gösteren O'dur.
[26.79] Beni yediren, içiren O'dur.
[26.80] Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur.
[26.81] Benim canımı alacak, sonra beni diriltecek O'dur.
[26.82] Ve hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum O'dur.
[26.83] Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasınakat.
[26.4] Bana, sonra gelecekler içinde, iyilikle anılmaknasip eyle!
[26.85] Beni, Naîm cennetinin vârislerinden kıl.
[26.86] Babamı da bağışla (ona tevbe ve iman nasip et). Çünkü o sapıklardandır.
[26.87] (İnsanların) dirilecekleri gün, beni mahcup etme.
[26.88] O gün, ne mal fayda verir ne de evlât.
[26.89] Ancak Allah'a kalb-i selîm (temiz bir kalp) ilegelenler (o günde fayda bulur).
[26.90] (O gün) cennet, takvâ sahiplerine yaklaştırılır.
[26.91] Cehennem de azgınlara apaçık gösterilir.
[26.92] Onlara: Allah'tan gayrı taptıklarınız hani nerede?denilir.
[26.93] Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerine(olsun) yardımları dokunuyor mu? .
[26.94] Onlar ve azgınlar oraya tepetaklak (cehenneme) atılırlar.
[26.95] İblis bütün orduları da.
[26.96] Orada birbirleriyle çekişerek şöyle derler:
[26.97] Vallahi, biz gerçekten apaçık bir sapıklıkiçindeymişiz.
[26.98] Çünkü biz sizi âlemlerin Rabbi ile eşittutuyorduk.
[26.99] Bizi ancak o günahkârlar saptırdı.
[26.100] ''Şimdi artık bizim ne şefaatçilerimiz var''.
[26.101] ''Ne de yakın bir dostumuz''.
[26.102] Ah keşke bizim için (dünyaya) bir dönüş daha olsa da, müminlerden olsak!
[26.103] Bunda elbet (alınacak) büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.
[26.104] Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve enginmerhamet sahibidir.
[26.105] Nuh kavmi de peygamberleri yalancılıklasuçladılar.
[26.106] Kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?
[26.107] Bilin ki ben, size gönderilmiş güvenilir birelçiyim.
[26.108] Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.
[26.109] Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benimecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.
[26.110] Onun için, Allah'tan korkun ve bana itaat edin.
[26.111] Onlar şöyle cevap verdiler: Sana düşük seviyeli kimseler tâbi olup dururken, biz sana iman eder miyizhiç!
[26.12] Nuh dedi ki: Onların yaptıkları hakkında bilgimyoktur.
[26.113] Onların hesabı ancak Rabbime aittir. Birdüşünseniz!
[26.114] Ben iman eden kimseleri kovacak deÄŸilim.
[26.115] Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.
[26.116] Dediler ki: Ey Nuh! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bil ki, taşlanmışlardan olacaksın!
[26.117] Nuh: Rabbim! dedi, kavmim beni yalancılıklasuçladı.
[26.118] Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar.
[26.119] Bunun üzerine biz onu ve beraberindekileri, odolu geminin içinde (taşıyarak) kurtardık.
[26.120] Sonra da geri kalanları suda boğduk.
[26.121] Doğrusu bunda büyük bir ders vardır; ama çoklarıiman etmezler.
[26.122] Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve enginmerhamet sahibidir.
[26.123] Âd (kavmi) de peygamberleri yalancılıklasuçladı.
[26.124] Kardeşleri Hûd onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?
[26.125] Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir birelçiyim.
[26.126] Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.
[26.127] Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benimecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.
[26.128] Siz her yüksek yere bir alâmet dikerek eğleniyormusunuz?
[26.129] Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?
[26.130] Yakaladığınız zaman, zorbalar gibi miyakalıyorsunuz?
[26.131] Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.
[26.132] BildiÄŸiniz ÅŸeyleri size bol bol veren, Allah'dankorkun.
[26.133] ''O size verdi : davarlar, oÄŸullar".
[26.134] "Bahçeler çeşmeler." (Allah'a karşı gelmek) densakının.
[26.135] Doğrusu sizin hakkınızda muazzam bir gününazabından endişe ediyorum.
[26.136] (Onlar) şöyle dediler: Sen öğüt versen de,vermesen de bizce birdir.
[26.137] Bu, öncekilerin geleneğinden başka bir şeydeğildir.
[26.138] Biz azaba uğratılacak da değiliz.
[26.139] Böylece onu yalancılıkla suçladılar; biz dekendilerini helâk ettik. Doğrusu bunda büyük biribret vardır; ama çokları iman etmezler.
[26.140] Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve enginmerhamet sahibidir.
[26.141] Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancılıklasuçladı.
[26.142] Kardeşleri Sâlih onlara şöyle demişti: (Allah'akarşı gelmekten) sakınmaz mısınız?
[26.143] Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir birelçiyim.
[26.144] Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve banaitaat edin.
[26.145] Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum.Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.
[26.146] Siz burada, güven içinde bırakılacak mısınız(sanırsınız)?
[26.147] "Böyle bahçelerde, çeşme başlarında ?"
[26.148] "Ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalıklarınarasında?"
[26.149] (Böyle sanıp) dağlardan ustaca evler yontuyorsunuz (oyup yapıyorsunuz).
[26.150] Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.
[26.151] "O aşırıların emrine uymayın."
[26.152] "Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlikvermeyenler(in sözüyle hareket etmeyin).
[26.153] Dediler ki: Sen, olsa olsa iyice büyülenmişbirisin!
[26.154] Sen de ancak bizim gibi bir insansın. Eğer doğrusöyleyenlerden isen, haydi bize bir mucize getir.
[26.155] Salih: İşte (mucize) bu dişi devedir; onun birsu içme hakkı vardır, belli bir günün içme hakkı dasizindir, dedi.
[26.156] Ona bir kötülükle ilişmeyin, yoksa sizi muazzambir günün azabı yakalayıverir.
[26.157] Buna raÄŸmen onlar deveyi kestiler; ama piÅŸman daoldular.
[26.158] Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusubunda, büyük bir ders vardır; ama çokları imanetmezler.
[26.159] Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve enginmerhamet sahibidir.
[26.160] Lût kavmi de peygamberleri yalancılıkla suçladı.
[26.161] Kardeşleri Lût onlara şöyle demişti: (Allah'akarşı gelmekten) sakınmaz mısınız?
[26.162] Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir birelçiyim.
[26.163] Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve banaitaat edin.
[26.164] Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum.Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.
[26.165] Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizibırakıp da, insanlar içinden erkeklere miyaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz sınırı aşmış (sapık) bir kavimsiniz!
[26.166] Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizibırakıp da, insanlar içinden erkeklere miyaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz sınırı aşmış (sapık) bir kavimsiniz!
[26.167] Onlar şöyle dediler: Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bil ki, sürgün edilmişlerdenolacaksın!
[26.168] Lût: Doğrusu, dedi, ben sizin bu işinizdentiksinmekteyim!
[26.169] Rabbim! Beni ve ailemi, onlarınyapageldiklerinden (vebalinden) kurtar.
[26.170] Bunun üzerine onu ve bütün ailesini kurtardık.
[26.171] Ancak bir kocakarı müstesna. O, geride kalanlardan (oldu).
[26.172] Sonra diğerlerini helâk ettik.
[26.173] Üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki...Uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) yağmuru ne de kötü!
[26.174] Elbet bunda büyük bir ibret vardır; fakat çoklarıiman etmezler.
[26.175] Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve enginmerhamet sahibidir.
[26.176] Eyke halkı da peygamberleri yalancılıkla suçladı.
[26.177] Şuayb onlara şöyle demişti: (Allah'a karşıgelmekten) sakınmaz mısınız?
[26.178] Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir birelçiyim.
[26.179] Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve banaitaat edin.
[26.180] Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum.Benim ücretimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.
[26.181] Ölçüyü tastamam yapın, (insanların hakkını)eksik verenlerden olmayın.
[26.182] Doğru terazi ile tartın.
[26.183] İnsanların hakkı olan şeyleri kısmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.
[26.184] Sizi ve önceki nesilleri yaratan (Allah) dankorkun.
[26.185] Onlar şöyle dediler: Sen, olsa olsa iyicebüyülenmiş birisin!
[26.186] Sen de, ancak bizim gibi bir beşersin. Bilki, biz seni ancak yalancılardan biri sayıyoruz.
[26.187] Şayet doğru sözlülerden isen, üstümüze göktenazap yağdır.
[26.188] Şuayb: Rabbim yaptıklarınızı en iyi bilendir,dedi.
[26.189] Velhasıl onu yalancı saydılar da, kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi.Gerçekten o, muazzam bir günün azabı idi!
[26.190] Doğrusu bunda büyük bir ders vardır; ama çoklarıiman etmezler.
[26.191] Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve enginmerhamet sahibidir.
[26.192] Muhakkak ki o (Kur'an) âlemlerin Rabbininindirmesidir.
[26.193] (Resûlüm!) Onu Rûhu'l-emîn (Cebrail) indirdi.
[26.194]Senin kalbine; uyarıcılardan olman için,
[26.195] Apaçık Arapça bir dille.
[26.196] O, şüphesiz daha öncekilerin kitaplarında davardır.
[26.197] Benî İsrail bilginlerinin onu bilmesi, onlariçin bir delil değil midir?
[26.198] Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydikde, 1
[26.9] Bunu onlara o okusaydı, yine ona iman etmezlerdi.
[26.200] Onu günahkârların kalplerine böyle soktuk.
[26.201] Onun için, acıklı azabı görünceye kadar ona imanetmezler.
[26.202] İşte bu (azap) onlara, kendileri farkındaolmadan, ansızın geliverecektir.
[26.203] O zaman: Bize (iman etmemiz için) mühlet verilirmi acaba? diyeceklerdir.
[26.204] (Durmadan mucize talebiyle) onlar bizimazabımızı mı çarçabuk istiyorlardı?
[26.205] Ne dersin! Eğer biz onları yıllarca yaşatsak.
[26.206]Sonra tehdit edilmekte oldukları (azap) başlarınagelse!
[26.207] Faydalandırıldıkları nimetler onlara hiç yararsağlamayacaktır.
[26.208] Bununla birlikte hangi memleketi, helak ettiksemuhakkak onu uyarıcı (peygamberleri) olmuştur.
[26.209] (Onlar)ihtar edilmiştir ve biz zülmetmişdeğilizdir.
[26.210] O'nu (Kur'an'ı) şeytanlar indirmedi.
[26.211] Bu onlara düşmez; zaten güçleri de yetmez.
[26.212] Şüphesiz onlar, vahyi işitmekten uzaktutulmuşlardır.
[26.213] O halde sakın Allah ile beraber başka tanrıyakulluk edip yalvarma, sonra azap edilenlerdenolursun!
[26.214] (Önce) en yakın akrabanı uyar.
[26.215] Sana uyan müminlere (merhamet) kanadını indir.
[26.216] Şayet sana karşı gelirlerse de ki: Ben sizin yaptıklarınızdan muhakkak ki uzağım.
[26.217] Sen O mutlak galip ve engin merhamet sahibinegüvenip dayan.
[26.218] O ki, (gece namaza) kalktığın zaman senigörüyor.
[26.219] Secde edenler arasında dolaşmanı da (görüyor).
[26.220] Çünkü her şeyi işiten, her şeyi bilen O'dur.
[26.221] Şeytanların ise kime ineceğini size habervereyim mi?
[26.222] Onlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üstüne inerler.
[26.223] Bunlar, (şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdırlar.
[26.224] Şairler(e gelince), onlara da sapıklar uyarlar.
[26.225] Baksana onlar her vâdide şaşkın şaşkındolaşırlar.
[26.226] Ve onlar yapamayacakları şeyleri söylerler.
[26.227] Ancak iman edip iyi işler yapanlar, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığauğratıldıklarında kendilerini savunanlar başkadır.Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akıbete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.
Bookmark Us
-
Set as Home
-
Terms Of Use
Other Sites
:
Know The Prophet campaign
-
Discover Islam
-
Links SQL Plugins
Copyright 2003-2013
Islamic Education & Services Institute
: Murfreesboro, TN